16 Eylül 2009 Çarşamba

Alice Harikalar Diyarında

Dünyanın en soğuk günü olmuş. Dünyanın işte bu en soğuk gününe varana kadar, bilmem ki kaç sene geçmiştir, daha daha soğuk günler için bilmiyorum ki daha ne kadar bekleyeceğiz ama, ben kaç yaşına basmışımdır ya da hangi şehirdeyimdir, ya da bu sokakta neden üşümekteyim bunu da bilmesem de, gözümün önüne gelen yaşamsal kareler ve bu karelerin nedenleri-sonuçları-yargılamalarıyla uğraşmamakla devam etmeye çalıştığım hayat düzleminde, ummadığım ama kendimden beklediğim bir biçimde sokak kapısının da açık olmasından yararlanıp merdivenleri çıkmaya başlıyorum. Zile basıp da senin kapının pervazının gerisinde kapıyı açmak suretiyle durduğunu görünce onseneler öncesinde nasıl olduysa uyandırdığın -belki de uyandırdığım- hiçlik kelimesi hiçlik felsefesi hiçlik hissi hiçlik hissettirişi hiçlik sesi hiçlik duyumu hiçlik bıdıbıdısı gibilerinden bir kelime öbeğiyle açıklamaya çalışıp başaramadığım bir bembeyazlık hissediyorum, bir bembeyazlık yaşıyorum ki, siyah elbisem tenim saçlarım gözlerim,,,, topuklu ayakkabılarımın tıkırtısıyla içeri giriyorum. Hep bastırmaya çalıştığın doğulu şehvetin ve küçük burjuvaziliğinin parçalarını bu şirin çatı katına sığdırmaya çalıştığını farkederek anlık da olsa, senden iğrendiğim o geride kalmış günlerin getirdiği şu ekşi tadı hissediyorum ağzımda; birisinden tiksinmek değil de o birisinin kendisinden tiksindirmesi doğrultusunda beynin ağızda salgıladığı ve tekrar beyinde algıladığı o sarı-saydam ekşilik.. ortada duran tahta sandalyeye çöküyorum. Kulağıma bir keman vızıltısı takıyorum; uyduruklukla bezenmiş varoluş sancılarını bu kutu gibi odanın duvarından tavanına masasının üstünden pencere manzarasına kadar her yerine bezeme çaban ve bu kanıtlama debelenmelerinin acınasılığını duymamak için. Hoş, buraya senden bir şeyler bilmeye gelmedim. Dünyanın en soğuk günü bana uğradı... Anyway, i can try anything it's the same circle that leads to nowhere....

d.

Hiç yorum yok: