kahvaltı yapmamıştı o sabah.yalnız evden çıkarken ağzına bir parça poğaça atmıştı.sıcacık.ağzında hissettiği lezzet ve sıcaklıktan sonra montunu giydi.kahverengi,dizlerinin üstünde.bu mont ona hep köy eğretmeni filiz akını hatırlatıyordu.ama aynaya bakınca hiç öyle bir şey görmediğinden -aynı sebepler farklı sonuçlar-ilkesine bağlılığı artıyordu.evden çıkmadan son bi kez kafasını içeri uzattı.uyuyan insan sesleri..homurtular,yorgan kımıldamaları,birsürü nefes alıp vermeler.çıktı evden.yokuşu tırmanırken sigara içebilen insan olmak istedi.yokuşu tırmandı.otobüs geldi.hiç tereddüt etmeden bindi.niye tereddüt etsindi ki,insan davranışı bunu gerektirirdi.kalkıp erkenden,kimseyi uyandırmadan gitmeyi gerektirmezdi belki ama otobüse binmeyi gerektirirdi.arkadaşların evine gecenin bi yarısında geldiğinde sürpriz olurdu,güzel olurdu ama;gecenin bir yarısı gittiğinde garip olurdu.neyse ki sabahtı.çok da garip karşılanmayacaktı.
otobüse hiç tereddüt etmeden bindi,hiç tereddüt etmeden parasını ödedi.hiç tereddüt etmeden düğmeye bastı durağı gelince.hiç tereddüt etmeden yırtındı gene -arka kapı- diyerek.indi.yürüdü.caddeler geçti bi kaç tane.pembe-beyaz taşlı sokağa geldi.sabah çok erkendi,turistler daha yollara düşmemişlerdi.eve çıkmak istemedi merdivenleri hatırlayınca.hemen apartmanın çaprazındaki ufak meydanın çaycısına oturdu.daha çayını söylemeden sigarasını yaktı.daha çayı gelmeden arkasındaki iskemleden bir ses dürttü.servetti.günaydın ne yaptın nasılsın vs vs vs den sonra,servet karşısındaki iskemleye geçip servet olmaya başladı.kendi yarım ve soğumuş çayını bir defada içti.iki tane daha çay söyledi.oysaki onun çayı henüz bitmemişti.servet babası gibiydi çay içerken.babasına çay götürdüğünde,ilk bardağı önüne koyduktan sonra,daha arkasını dönmeden bitirirdi.servet babası gibiyken de servet olmaya devam ediyordu.ince elleri alçak masanın üzerinde duruyordu.bir şeyler arıyorlardı dokunmak için,dönüp dolaşıp gene şekerliğe konuyorlardı.servet esasen hiç aramıyordu.bu yüzden servetin ince elleri..hep dokunuyordu.servet en çok da yere baktığı zaman servet oluyordu.bakıyor,kovalıyor,yarıştırıyor,kavga ettiriyor,susturuyordu bir şeyleri yere bakarken.sanki servet,taşların içindeki kum taneciklerini yumuşacık avuçlarının içine alıyor,serçe parmağının arasındaki boşluklardan birbirlerine akıtıyordu durmadan.
o sabah birlikte 3'er içtiler orada.belki 5'er sigara.4'er gülümseme,5'er sıkılma,1'er el uzatma.servetin eli kaldırdı nisan'ı alçak iskemleden.ayakları uyuşmuştu yürüyemedi ilkin.sonra zıpladı.saçma buldular.güldüler birlikte.gülmeler 5 e çıktı böylece.tek bi kez merdiven çıkıldı o sabah.nisan ve servet o katları bir basamakmış gibi bir ayaklarından diğer ayaklarına akıtarak çıktılar.servet kapısının önünde durmadı.nisan kendi katına çıkmadı.apartmanda öylece kayboldular.
alev
17 Ekim 2008 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder