Uzun süredir garip ve düzensiz yaşıyorum bu şehirde.
Kapı kapı dolaşıyorum, sırtımda çantam.
Gündüzleri bu gece nerede kalsam hesapları yapıyorum.
Gittiğim yerlerde rahat bir yatak olmasını düşlüyorum hep
Sırt ağrılarım var ve çok ağır çantam.
Bu şehirde, bu kapı kapı dolaşma mevzusu
Sokaklarla içli dışlı yaptı beni
Arnavut kaldırımları,yokuşlar,kiliseler,köpekler,duraklar,çamurlar,büfeler,yollar,iskeleler... derken yürür olduğumun farkına vardım ben.
Sokak ve yürür olmak
Şehir ve sokak ve sokaklarda yürür olmak.
Adım atmak, adım izlemek, adım uydurmak, adım adım yürümek...
Adım attığım ve adımımın farkına vardığım çoğu an düştüm.
Ama düşmek pek de büyütülecek bir şey değil.
Kalkıp doğrulduğum da oldu, kalkmayıp hiç umursamadığım da.
Düşmek kalkmak bahsi değil bu, sırf yürümek
Bu yaşamdan ne istediğimi ve bu yaşamın benden ne istediğini
Düşünürken ve aynı zamanda yürürken ve hatta sigara içerken ve hatta yanımdan geçen köpeğe selam verirken ve bazen karşı kaldırımda yürüyen insanlara gözüm takılırken çalan telefonumu açmazken nereye gittiğimi ve nereden geldiğimi düşünürken ve sigarama düşen bir yağmur damlasına lanetler okurken ve midem ağrırken hatta bile bile yanlış sokaklara girerken ve sonra bunu saçma bulurken ben yine de bu yaşamdan ne istediğime ve bu yaşamın benden ne istediğini düşünmeye odaklandım. Ve bulacağım birgün,,ve sonra bulduğum sokağa bir daha hiç uğramayacağım, kimbilir belki sırf yürümek için daha da büyük bir kente taşınacağım, belki hiçbir yere kıçımı kaldırmayıp o sokakta her şeyi sonlandıracağım. Bilmiyorum. Bazı saatler herhangi bir sokakta yürürken anlamsız ve bir hayli yorucu insan gürültülerine dayanamıyorum ve hızlanıyorum. Bazen Hiçbir şeyi kavrayamıyorum. Hızlanmamı, düşünmemi, yürümemi, sormamı, elimdeki poşeti, sorunları, güzellikleri, kapıları, evleri, köpekleri, ve sokakları kavrayamadığım bazı zamansızlık dilimleri yaratıyor bünyem. O an gittiğim yere bir an önce ulaşmak istiyorum, içimdeki benim sesim olmayan her sesi, yani, herkesi susturmak istiyorum. Ve yapıyorum. Herhangi bir yaşam kırıntısını bile istemiyorum. Ve çok sakinim, hiç olmadığım kadar. Daha uzak kentlerde iyice uzaklaşmış özlemlerin, iyice ufalmış beklentilerin, çoktan boku çıkmış ve bana yanlışlıkla verilmiş olan yaşamsallığımı hunharca yok edişimin ve sesimin hayalini kuruyorum. Ayak seslerimin. Yürüyeceğim kadar yürüdüm, belki yürüdüğüm kadar da yürürüm. Sanılar, kavranamamış bu dünya, belki güzel bi şarkı. Bunlar oluyor. Yaşıyorum bunları. Bunlar, olmadığından değil; hayal demek güzel geliyor. Saatleri geri alıyoruz. Benim saatim yok zaten kullanmıyorum. Daha da az yaşıyorum ve tüm bu cümlelerden kendinizce bir şey anlayacağınız gerçeği tüylerimi diken diken ediyor.
Yazmayı bitireceğim, yağmur hafifledi.
damla.
25 Ekim 2008 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder