eskiden ressamlar vardı.en iyi bildikleri şey,tavla oynamaktı.en büyük tutkuları olsa da resim yapmak,bana sorarsanız çay içip tavla oynamaktan daha büyük değildi onlar için.çeşit çeşit ressam.ayakkabıcı,aynacı,öğrenci,tembel,yaşlı,sapık ressamlar..ve onları yüksekten bakmakla,hayata talim olamamakla suçlayan müzisyenler de vardı.bana sorarsanız,onlar ressamlardan önce de buradaydı.üzerlerinde kendilerine ait hiçbir şey olmadan,sokaklarda dolaşırlardı.bana birgün birisi,hiçbir şeyin benim gözlerimdeki ışıktan daha önemli olmadığını söylemişti.yeter ki onu kaybetme,üzerinde sağında solunda sana ait hiçbir şey olmasa da olur demişlerdi.afganistana şarkılar yollamışlardı gözleri kapalı.gözlerini açtıklarında alkışlayanı döverim diyip ağlayarak içerlere,sokaklara karışmışlardı.müzisyenler o kadar uzun zamandır buradaydı ki,çocukları bile vardı.çocukları,ressamlardan daha akıllıydı.gözleri,benimkilerden daha ışıklıydı.adı,benim adımdan daha anlamlıydı.arkadaş olmuştuk biz.o çocuk,bana kendini anlatırdı.ben ona kendimi anlattığımda,kedilerden örnekler verir,beni hep aklardı.büyüyünce darbuka ve saptur çalacak,büyük adam(!) olmayacaktı.burada..ne ressamların,ne müzisyenlerin parası vardı.içkiden başka para verecek hiçbir şey bulamazlardı.en zenginimiz azat'tı.istediği her şeyi,gözlerindeki ışık sayesinde edindiği türlü türlü arkadaşlarından alırdı.ama o bile bazen kedileri kıskanırdı.sokağı üstten gören küçük yapraklı ağacı yarın kalmış dallarına kendilerini serişlerini görünce heyecanlanır,beni oraya çıkaramaz mısın arkadaşım?diye sorardı.
sonraları bir garip oldu.buraya hep vaktinden hallice geç gelip dansa duran kadın küsüp kaçtı.müzisyenler başka sokaklara gidip,başka ressamları hor gördüler belki.ressamlar başka apartmanlarda tavlasız resimler yaptılar belki.kediler o yarın dallara tırmanmaya korkar oldular.buranın seyrinin artık iyice keyifsizleştiği günlerde,sokağa edip'in koskoca bir şiirini astılar eli sigaralı fotografıyla.cemal'i onun sağına iliştirdiler ağzı sigaralı silüetiyle.sonra gene garip oldu.cemal'i kaldırıp yerine mariachi kovaları koydular.
siz benim böyle dediğime bakmayın.ben hala buralardayım.sokağın havasını-saksılarını,kendime yettirmeye çalışmaktayım.etrafı hazır ettikten sonra insanlara ve kedilere,köşeme oturup öylece etrafıma bakınırım.azat yoldan geçince,onunla oyunlar oynarım.ama gene garip oldu be kuzum.bugün gördüm ki,edip'e de bıyık yapmışlar!tavla oynayan ressamları sevmeyen müzisyenlerin ışıldak gözlü çocuklarının yaptığını bilsem bu işi,inanın gülümserdim.edip de seni seviyor azat derdim,ama diil.biliyorum.
22.06.08
alev..
25 Haziran 2008 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder