15 Haziran 2008 Pazar

yazkışyazkışyazkış

can sıkıntısı,yaz sıcağı,tekne kazıntısı,kalem şuarası..
içeri girer girmez camı açtı geceden beri sinmiş sigara kokusu gitsin diye.sonra bakındı,yapacak bir şey bulamadı.yerleri silmek geçti içinden,deli gibi,sapıkça,yerleri silmek?ayakları ağarıyordu.yorulmuştu.koşmuş düşmüş kalkmış olmasa da şarkıdaki gibi ayakları ağarıyordu işte,naapsındı?!biliyordu şuursuzca yaşıyordu artık hayatı.çok da önemsemiyordu aslında.uyuyup uyanmak vardı ya sonunda,gerisi teferruat diyordu.ama yaz günleri azizim..öyle kötü ki.öyle geçmez,öyle can sıkıcı,öyle..bütün bir yazın nasıl geçeceğini düşünmek istemiyordu.ah diyordu,güney yarım kürede olmak vardı,sonra kuzeye çıkmak güneş mevsiminde,ve güneye inmek yeniden sıcak günlerde.imkansız azizim imkansız!gene bir grup öfkeli kalabalığın muhabbetlerini ettiği,sevgililerini öptüğü,kitaplarını okuyup,sokaktaki edip in resmine bakarak yazı yazdığı yerin sakisi olacaktı.saki derken a ya şapka koymalıydı.kime neyi daha iyi anlatmak için şapka koymak?bilmem.belki hep aynı dolaylarda dolaşan düşünce zincirimizi kırmak gerek dedi içinden.kendini sevmeme silsilesine bi son verip yeniden okumaya başlamak gerek.artık saçma şeyler yapıyordu azizim.egosunu doyurmak için hiç olmayacak kişilere saldırıyor,oynuyordu onlarla durduk yere.utanıyordu da aslında.ama ne yapsındı,herkes kendisinden sorumlu.şimdi bu oyun kotarıyorsa,neden oynanmasın.çirkin hissettirdiği zaman neden mızıkçılık yapıp bırakılmasın?
yaz günlerini sevmezdi.doldurması gerekilen günler düşüncesi en çok yaz günlerinde içini kemirirdi.gene de bu yaza geçen yaz öğrendiği bir şeyi taşımanın küçük de olsa bir rahatlatması vardı.belki de kâfiydi?
-bilinmez.

alev

Hiç yorum yok: