5 Ağustos 2009 Çarşamba

sevgili günlük gibi

Alors elle ferme les yeux avec ses mains..

Yazın en sıcak haftasının ortalarında birgün staj sonrası yorgunlukla atıvermiştim kendimi bu eve.. bilmiyorum bir ay kadar oldu mu, olmuştur sanırım. Kocaman bir odamın olmasının yanı sıra, huzurla çay yudumlayabileceğim bir de balkonum var. işin güzel bir diğer yanı da staj yaptığım zamanlarda fakülteye yürüyerek sadece üç dakikada ulaşabiliyor olmamdı. Buna rağmen geç kalan ben, her zama geç kalan ben.. bu evin bir de müziği var, la rue ketanou, bütün gün çalar durur, bazen bir sigara yakar oturur bazen çılgınlar gibi dans edersin. Salonun duvarında asılı duran poster ve üzerindeki l'absurde séance cümlesi ve üzerindeki garip insan resimleri atmosferi tamamlar. Öte yandan, balkondan bakınca sırayla Einarın karavanını ve Jean-Charles'ın Polsky'sini görebilirdim, ta ki bugüne kadar. Artık bahçedeki karakedi ve balkonun önünde uzanan devasa ağaçla birbaşımayım. Bu sabah şanslıydım, darbuka eşliğiyle ya da koca bir tencere suyla uyandırılmaktansa, zort zorp trompet sesiyle uyandırıldım. Ve ardından yaklaşık altı dakika içinde de Jean-Charles Polsky'siyle gözden kayboldu. Koskoca şehirde bir ben yaşadım herkesi uğurlamanın can sıkıcılığını. Polsky'yi bile uğurladım. Bu nasıl bir adalet, haha.. şimdi çıkıp dolşasam mı kendimi kanepeye mi gömsem kara veremiyorum. Ve la rue ketanou devam ediyor. Bu evi sevdim. Bu evde olmak ve Nantes..

damla

Hiç yorum yok: