1 Haziran 2009 Pazartesi

yüce kişiliğim

Son gecelerde rüyalarım oldukça şaşırtıyor beni. Mavi renkli insanlar görüyorum ordan oraya koşuşturan. Çatılardan kayıyorum kucağımda bir bebekle. O bebek gece oluyor sonra, öyküler sunuyor bana. Biliyorum ben bu öyküyü diyorum, bilmemem gerektiğini söylüyor. Ben de kendime bazen bunu söylüyorum, bilmemen gerekiyor damla diyorum, bilmek güzel değil, bilmek sucks diyorum. Bilinmeyen denklemler kurmaya çalışıyorum. Peki ya bu ülkeden çıktıktan sonra nereye varacaksın diyorum. Birçok teori üretiyorum, bilmediklerimin üzerinden, bildiklerimi yoksayarak. Peki ya ne biliyorum? Hatırlayabildiğim kadarını işte; sevgili hafızam, benim zayıf mutsuz canım hafızam. Seninle bir anlaşma yapmak istiyorum, bütün hukukumuzu bozalım senle olur mu? Sen yırt bütün hatıraları, ve ben de yenilerini bulup seni yormayayım. Çünkü sevgili françois'nın dediği gibi
ama rutinlere ve insanlara ve olmadıklara takılırsak/
takarsak hayatımızın ipini bunlara ve
gidersek bi çöp arabasının arkasına tutunmuş kaykaycı gibi

o zaman şiir yazmayı unuturuz be damla.

Çoktan unuttum ben yazmayı zaten takıldığım için.
1)Bundan sebebledir ki suçlamak istiyorum.
2)Ve burnumu karıştırmak gözlerinin içine baka baka
a) ama suçlamıyorum kendimi, sakinlik, ağaçlar, çiçekler, böcekler.
b) bu bir yol, sınırlarını çizmediğim

françois'yla birlikte gerçeküstü olmaya karar verdim, kendisine de bunu ilettim bakalım kesişecek mi yollarımız.

Bir başka açıdan bakarsak. Son bir ay içerisinde tuttuğum kayıtlara göre zamanımın yüzde yetmişini uçarak süzülerek dolaşarak yürüyerek geçirmişim, yüzde doksanını düşünmeyerek. Düşündüğümü düşündüğüm yüzde onluk kesim de kafamın güzel olduğu yüzde yetmişlik kesimle kesiştiği için, huzurla neskuikimi içiyorum.

Burayı tüketmemenin, mahvetmemenin güzelliğiyle devam ediyorum.

Duyguyu özlüyorum.

Bazen yazasım geliyor, ama beceremiyorum.

damla.

2 yorum:

mont bere dedi ki...

o halde sana şöyle seslleniyor françois, bay perşembenin hep dediği gibi ve daha öncelerde de denildiği gibi: "kaldırım taşlarının altında kumsal var!"

damla--alev dedi ki...

evet evet!!! danaların da çok güzel gözleri var françois.. "oysa ne güzeldir danaların gözleri! bademsi ve karadır. hiçbir şey için bakmıyormuş gibi de duru bakar. belki de hiçbir şey anlamaz bakmaktan. ama böyle de olsa, bunda bir güzellik yok mudur? bakmak için bakmak. amaçsız ve nedensiz. bir çeşit anlamsızın anlamı." oldu mu, bence oldu..