4 Haziran 2009 Perşembe

anlamıyorsun

kuzum araba geliyor görmüyor musun
görmüyorum
arabaları görmüyorum
ama gene de
arabaların bana çarpmasına hiçbir sebep yokken gelip beni yuvarladıklarında
onları görmemiş olmanın vicdan azabıyla
şoförlere kızmıyorum
kızanları susturuyorum

kömür kömür gözleri var
yumuk yumuk elleri var
daha daha neleri var kuzum
ben bilmem,ben bilmem
anlamıyorsun diyorlar sana
haklılar kuzum anlamıyorum
anlamadığım için kötü hissediyorum
içimde bir taş besliyorum
anlamadıkça büyüyor
kendim olmaktan vazgeçtikçe büyüyor
kendimi tanıyamadıkça kayalaşıyor
yaşamımızı sevmedikçe parçalanıyor
ve yeniden büyüyor
o gitti kuzum
her şeyin tıkandığı bir noktada
ne renk olduğunu anlayamadığım bi gidiş yaptı
servet i unutamıyoruz
onla olan yaşamı seçemiyoruz algılarımızın nevri dönmüş
evet kuzum
algılarımız vardı bizim
hele bir zamanlar izlenimlerimiz bile vardı
şaaşalı günlermiş ne diyeyim
yaşam,iki kişilik vs
vs sözü ne kadar anlamsızlaştırıyor diy mi kelimeyi
işte öyle
servetten sonra öyle anlamsız
alteregosunu kaybetmiş,egosunun altında hem ezilen hem üzülen bir yaratık artık nisan dostumuz
kurmak
yapılandırmak
ve yapıvermek
nasıl güzel geliyor kulağa bilemessin kuzum
kulağımla ilgili sorunlarım var kuzum
kulağıma güzel gelen şeyleri aklım duymuyor
biz bu kafayla gidersek yalnız kalırmışız
yapamazmışız
barınamazmışız bu bozkırlarda
sihirli bir tiyatro kurarız biz de kendimize
bozkırkurdu,servet,aşağıdaki çaycı dostumuz ve cinci taksicimiz
orada,ne söylemler belirleyici olur ne eylemler
durarız,gideriz
kendi zamanımızda,kimseye dokunmadan
oralara mı koşuyorsun kuzum?
oralar mı gitmek istediğin?
ben yaşamak istiyorum,elimde kalan tek ve en değerli olanı
fırsatları yaşayabilen nisanı korumak istiyorum
keşke bir turnike yapsalar kuzum
sadece seni bağlayan fırsatlar geçse eline
ve sen sadece seni bağlayacak şekilde yaşasan o fırsatları
gitmeli
sihirli tiyatroya
dün tanıştığımız arnavut dostlarımızı da götürmeli oraya
silahlarını da getirsinler hatta
arnavut rakılarını da
arnavut dostlarımızın nesi güzel biliyor musun kuzum
onlar aksanlı türkçe konuşuyor ve onlar konuştukça biliyorsun ki
her duyulan kelimede yeniden farkediyorsun ki
başka bir düşünceden,kurgudan,dünyadan gelip aynı dilde konuşur olmuşsunuz
birlikte türkçe konuşabilmek,anlaşabilmek hayalini her dakikasına sindirerek yaşıyorsun
hmmm başka kimler gelsin kuzum
aldatmalarımız da gelsin mi sihirli tiyatroya
cinayetlerin de gelsin mi
adam kaçırma,gasp,sigara içme,fuhuş yapma
arnavut dostlarımızın silahlarıyla bir araya gelince tiyatro iyice hareketlenecek

anlamıyorsun diyorlar kuzum
servet anlıyordu
bıçakla kesilir gibi kesildi her şey
her şey birdenbire oldu
gitmek birdenbire
ölüm birdenbire
yokoluş birdenbire..

şu hayatta en çok neyi sevdin kuzum
ben şu hayatta en çok yaşamayı sevdim
ama yaşadıkça hep yokettim
en çok yokettim
belki birkaç kez yaşadım
neyimi istiyorsanız alın kuzum
ben sihirli tiyatroya gidiyorum
bozkırkurdu ve arnavut dostlarım çoktan varmışlardır.

alev

Hiç yorum yok: