25 Haziran 2009 Perşembe

edebiyatçı kişiliğim

iki penceresi 45 derece açıyla,üçüncüsü ise 90 derece açıyla sokağı gören bir cumbalı odaydı orası.masanın üzerinde iki paket sigara,birkaç şişe bira,biraz bisküvi,kirletilmiş selpaklar,anahtar vs vardı.odanın dışarıdan bakıldığında eski bir fotoğrafmış gibi duran bir ışığı vardı.o odada sıcak ve yoğun bir gece yaşandı.gece henüz sıcakken,daha yoğun olmaya başlamamışken ileride o odada yaşamanın hayali kuruldu.kendisini tamamlayan odaya çok benziyordu burası.duvarlara çakılacak birkaç raf ile şahane olacaktı.çok az şey yemişti ogün.iştahı yoktu.şekerpareleri bile bitirememişti.
sabah uyandığında mahmur ve sersemdi.ne yapıyorsun? dedi.gidiyorum, dedi.kimse kalmak zorunda değildi,kimse gidiyoruz demek zorunda değildi.bunları biliyordu,anlıyordu ama yaşarken parçalanıyor, inciniyordu. giyindi çıktı o odadan.çıktılar demekten kendini uzaklaştırmak istemiyordu ama yaşam ona bunu getiriyordu.kaldığı odanın anahtarını birkaç sokak yukarıdaki yere bıraktı.ısrar ettiler ama kahvaltıya kalmadı.kahvaltıya kalmak istiyordu.hayır hayır kahvaltıya kalmalarını istiyordu.o gecenin o sabahında tek başına kahvaltı teklifini buyur etmek hiç içinden gelmiyordu.

bu onun huyuydu.kendini bir filmin kahramanıymış gibi gözlerdi.dışarıdan,sahiplenmeden.belki de bu yüzden kendi ile ilgili zorlukların altından kalkamazdı.hatırı sayılır bir dostu demişti.edebiyatçı olması dolayısıyla tasvirlerden sıyrılamadığını,çözümler üretemediğini,analizlerde çakılıp kaldığını.onlarca duyum,onlarca kaş çatılması,yanak çizgilerinin gerilip gevşemesi ve birsürü dudak kıpırdaması yaşadı o sabah.ve sonradan durup baktı onlara.hiçbir şey yapmadan,sadece baktı.

alev

1 yorum:

damla--alev dedi ki...

alev, çok garip geliyor her şey..