23 Nisan 2007 Pazartesi

Sevgili Sizler

Sevgili sizler;

Hissediyor musunuz, nasıl da yalnızız…

Bizler, sizler, onlar,,,Birbirimize çok gelsek de o kadar azız ki aslında…Şöyle güzel bir hesap etsek, yalnızlıklarımızı katsak,yaşlılıklarımızı eklesek -ha gayret çoğalıyoruz- bir de kelimelerimizi tıkıştırsak,virgüller noktalar,dolduramadığımız boşluklar –uzar gider böyle-toplasak da çıkarsak,bakalım,hımm bir avuç ettik mi acaba?Peki ya saysak,sayılabilir miyiz?Yazılsak bir sayfacığı doldurabilir miyiz?

Sevgili sizler… Anlatamamaya başlıyorum… Yürümeye çıktık geçenlerde bir gün.. Ben ve birçoklarım… Birçok’lar mı kimler… Peki:

O zaman şöyle anlatamayayım:

Sevgili Birçok’larım;

Sizi Sevgili Sizler’e açıklayabilmek maksadıyla, sizi size anlatıyormuşçasına bir tutum takınarak, bu naçizane mektubu yazmaya başlamış bulunmaktayım… Mektubumun giriş cümleciğindeki “sevgili” kelimesi sizi şaşırtmış olabilir, noldu da bu kız bize sevgili diye hitap eder oldu, bize kızmayacak mı bağırmayacak mı olan biten her şeyden bizi sorumlu tutup çıldırmayacak mı diye düşünebilir, hatta bizi sevmeye başladı diye hayaller kurabilirsiniz, lakin öyle hemen heyecanlanmayın anlattıklarımı duyunca öyle şaşıracaksınız ki… Yorulacaksınız.

Neden her sabah beni çılgına çevirirsiniz anlamıyorum: Yüzümü yıkarken bile rahat vermemek de nerden çıktı: Aynaya baktığımda önce saçları alnı, sonra ağzı burnu, en son gözleri kaybolan bir Damla görmek zorunda mıyım ben? Benle uğraşmadığınız yetmiyormuş gibi, yansımama bulaşmak da neyin nesi? Ben size beni benden kovun dedim, aynalar nerden çıktı.. Kaldı ki böyle kolaya kaçasınız diye beslemedim onca yıl sizi..Bunun için mi kurduk oyunları biz..

O geceyi hiç unutamam ama… Hatırlarsınız ya hani o iki duraklı gece..İlk durak topraktı.Çoğalıvermiştiniz, sanki üstümdeydiniz hepiniz, çok ağırdım ama sizsiz de kaldıramazdım toprağın kokusuzluğunu.Sormaktan çekinip,susmuştuk: kaç hayatı olur kimselerin, kimsesi olmayan kaç hayat vardır? Ya kimin kimsenin kaç avuç toprağı olur..(parmak hesabı kaç’ları saymaya başladık,kimse çıkmadı) bilinçli-bilinçsiz –ki o gece bu ikisinin nerede ayrıldığını bilemedim—eyleme yöneldik: ellemek istedik acı değdi, koklamak istedik -ki en özlediğimiz buydu- acı burun deliklerimizi sızlattı, görmeye katlanamazdık cesaret etmedik.. Toprak örter diye bildik,bu toprağın acısı kimsesiz bırakan kimsenin örtülmüşlüğüyle başlamıştı;toprakla acıyı da örteriz sandık,meğer acı toprakla başlarmış,kendi kazdığımız kuyuya düştük..Toplandık eve döndük..İkinci durak odasıydı…

Doğrusunu söylemek gerekirse nasıl doğduğunuzu hatırlamıyorum. Pişman da değilim. Ama ara sıra sizi uyurken inceliyorum, gözüme hala ilk günkü gibi saf geliyorsunuz. Doğumunuzu hatırlamadığım halde ilk gün gibi saf olduğunuz iddiasında bulunmam çelişkili gelse de, inanmazlık etmeyin bana, çünkü bu ilk kuraldı, saflık..

İçimde tırmanmaya başladınız, yukarılara ulaşamayınca dürttünüz beni durmadan, düşüyoruz çıkamıyoruz safsatasıyla rahatsız edip durdunuz..Bulunduğunuz yerde-iç?- fizik kuralı yok.. Her şey düşüşe ayarlı; düşüşlerden ve gülüşlerden derlendi tüm olmayan kurallar. Oysa bunun şerefine içmiştik, şimdi neden başa döndük?

Umulan bulunamaz..her taraf karlarla kaplı olur uyanınca..en iyisi bakmamak..daha da iyisi Galata’da top koşturmak anlam arayışa kısa bir ara verip.. çok özlemek çok beklemek bir kadını anıların ötesine taşımak.. uyuyunca hiç kar yağmazmış.derinlerde umduğumu ararmışız...kendimi çok bir şeyler sanarmışız..buralarda bir yerlerde umduğuma benzeyen futbol topları yahut kardan adamlar bulamayınca yıkılırmışız…ötelere mi taşınmışlar..belki de mandalinanın tadı ekşi gelir…anlamsızlığın ağırlığı yorarmış omuzlarımı..ya bu uyumsuz cümleler,beynimde dolaşan siz misiniz saygıdeğer birçoklar,defolun gidin yalvarıyorum…

Doğurmadım sizi ben, uy-dur-dum,uydururken sancılandım da doğurdum sandım..ve pişmanım hem de çok…

İkinci durak odasıydı,,Seneler geçse de yaklaşamazsın yalnızlığıma demiştim.Ağır küf kokuları içinde perdeler kapalı mı ne. Perdeler hatırlattı,solgunluğun sönüklüğün odağına yerleştirmişim kendimi o gece.Yol mu ne bu oda,odanıza yollar mı sıkıştırdım yanlışlıkla.Amaç büyük bir merasimle bir gece tükenişinde dönüşsüzlüğün huzuruna bırakmak kendimi,ardından şöyle bir kahkaha koyuvermek,ama şimdi sessiz olmalıyız,,Seneler geçti tek bir hayal kaldı.Sıra sizde,oyalanmayın, hadi soymaya başlayın beni.Gülerek soyun ama,şşşt daha sessiz.İsmim,cismim,fikrim daha da çıplak kalsın.Aman durun gözlerime dokunmayın,kiminle-neyle- seviştiğini anlayamaz yoksa;gözbebeklerimde oraya koydum bu gece,,Tek hayal:yalnızlığım ellerinde kocaman bir günahla gülümsedi.İyi ki uyanmadın.Ninniler söylettirdim,uyanama diye sen,üzerinde yalnızlığım debelenirken,karşıdaki koltukta ninnilere mırıltı yaptım çığlıklardan,bu kadar ihtişamlı olabileceğini düşünmemiştim.Ne zevk…..Terlemeye başladım,ardından odanızdaki yollar sardı sarmaladı boğmaya başladı beni..Kapıya dokundum kapıyı açtım.O noktada o dönüşsüzlük o yıkım:şuurumun en ayık kısmındaki.Dakikalardır-senelerdir- tükenen.Ben terledikçe birçoklarım eridiniz siz de…Ve biz o gece sevişiriz de arınırız sandık, seviştirdiğimiz yalnızlıkmış, çok büyük işe kalkışmışız, meğer bize göre gerçek mi gerçek olan, ona göre kocaman yalanmış,ya da tam tersi. Keşke evimizde güzel güzel uyusaymışız..Perdeli küçük bir odada. Son durak?

Unutmadan..Sevgili dostlarım..Bir başınalığımın,durup durup düş kurmamın, tozlarla bulutların ardındayım inancımın,gecelerce gözlerimi kırpmadan biriktirdiğim sarsıntılarımın rengini çekemeyen bir takım güçler beni esir alıp işkence ettiklerinde,sözcüklerimi alıp yıkıp döküp yağmaladıklarında,bedenimi yıpratıp aç kurak halsiz kıldıklarında;ötelerden süzülüp gelip kulağıma fısıldamıştınız:hadi kalk,sen bizim gülücük perimizsin. Yıpratılan sözcüklerimin ağırlığıyla kıpırdayamazken, savunamazken kendimi, usanışımı anımsıyorum, saçlarımı parmaklarımı aşağıya salışımı..Edilemeyen duaların,neye uğradığını şaşırmış duyguların,bir de o apağır sözcüklerin gölgesinde –bile- çığlık atamayışımı;öylece yığılıp kalışımı…Tüm anlamlarım ölümün gölgesine adım attığında,o anda.. -korkmasak mı acaba,ne de olsa gülücük perisi ilan ettiniz beni,iyi ki..

Eveeet..Anlaştık sanırım..Aslında aramızda bi yanlış anlaşılma olmasın diye…Sevgili birçoklar,severim sizi…Yorulan ben oldum gerçi..Hadi devam etmeye çalışalım hiç olmazsa..Oyun biter mi hiç..Aman uzaklaşmayın yamacımdan..

Damla..

13ocakmartnisan
(devamı?)...

Hiç yorum yok: