10 Şubat 2007 Cumartesi

şeftali -2-

Çalkantı; önce bir zaman-mekân kavramı yitimi, ardından gittikçe bilinçsizleşen edimler...

Günlerden bir gün, o günün sabahı anlamıştım o sabahın akşamında neler olup biteceğini…

Çalkantı; edimsizlik boyunca salt çalkalamakla kalmaz;kendini, bünyede, uzunca zamanlar süregelecek bir vurma yıkma kırma dökme biçiminde gösterir …

Ağlamamıştım da düşünmemiştim de akşam olana kadar, markete gitmiştim, bir ara nalbura uğramıştım,şimdi hatırladım da odamı boyamak istemiştim bir anda…

Çalkantı; tam anlamıyla -çoğu zaman- bittikten sonra anlaşılır; süregeldiği müddet boyunca belirtileri kendini gösterse de, aslında, varlığının farkına vardırmamak için türlü oyunlar kurar: Koruyucu kalkanıyla sızar, en dibe yerleşir, devasa hareketleri yüzünden uyku tutmaz, göz görmez; hatta işitmez, hareket etmez boyutlarda bedeni sarsar…

Dingin değildim, bir kıpırdanış vardı engelleyemediğim üzerimde, hissettiklerim uç noktalarda gösteriyordu kendini ve dengesizleşme sürecim de başlamıştı sanırım… Zamanı ve gidişatını kıskanıvermiştim birden; o ne güzel de değişiyor dengesizleşiyor kimseyi takmadan tükeniyordu ve gözlerimin önünde tüketiyordu ya bir ömrü-adım adım yaşamımı-,o an sorgulayacak takatim olmasa bile cebelleşmeliydim bir şeylerle…

Çalkantı; anlam arayış buluş-bulamayış yorgunluğundan yeni çıkmışlığın hemen ardına rastlar-genelde-…anlam-arayış-buluş-bulamayış bıkmışlığında, kendine tekrar dönmeye utanış; nihayetinde artık zamanı gelen -kısa bir süreliğine- kendinden göz kaçırış…mide tuhaf rüzgarlara sahne olur..

O sabahın akşamından beri cebelleşiyorum…

(evet bu yazıyı da bitiremedim, hiçbir şeyi bitiremediğim gibi…bana müsaade…)..


Damla…
26/12/06

1 yorum:

damla--alev dedi ki...

şeftali kokutmuşsun hissettiklerini yazdığın bölümlerde,şeftali soymuşsun üşenmeden çalkantıyı anlattığın yerlerinde.ne diyim damla.iyi ki koydun ama....öhö öhö!alev ben...