4 Şubat 2008 Pazartesi

naneli kedi

kendime yeni defter aldım.yeni olan şeyleri yazmak için değil.nefesime sinmiş kusmuk kokusunu atmak için biraz.yeni kalem de aldım.amcam sordu:mavi mi siyah mı?mavi diyemezdim.demek istedim aslında,ama diyemezdim.iki milyonu verip bir elimde tükenmez kalemim-siyah-,diğerinde defterim kalınca sokağın ortasında,gülümsedim üç saniyeliğine.hani bir şey olduktan sonra,artık hep olacakmış gibi geir ya insana;ben de gülümseyişten sonra hep o tedirginliği taşıdım.ve bu absürt durumu her düşündüğümde de,gülümsüyorum hakkaten.
geldim,bu cafeye.gözüme kestirdiğim koltukta beyaz bir kedi uyuyor.hem biliyo musun,çok da güzel uyuyor.ama bencillikte bir adım geriye attırmıyor gene de beni.alıyorum beyazcağızı,koyuyorum karşımdaki koltuğa.biraz afallıyor ama uyanmasına fırsat vermeden karşısına çıkan bu yeni yumuşaklıkta,hemen dalıveriyor kedi rüyalarına..beyaz rüyalarına..uyandığında karşısında bu kara kızı görünce garipsemez mi?kim bu,gitsin istemiyorum onu,çirkin şey! demez mi?ne farkeder..kediyi sevdiğini zanneden iki sürük uyandırıp kaçırdı zaten beyazcağızı..
düşünelim..şimdi neyi yazmalı?gittiklerinde arkalarından yazılmazmış gibi sanki,bunu düşünüyorum ben de.halbuki kalemlerle -siyah ya da mavi- olan meşkimin konsepti bu zaten yıllardır.gidenlere yazmak.o kadar içine çeken,yapışkan bi konsept ki bu,bazen gitmeyenlere dahi sırtımı dönüp onların arkasındanmış gibi yazmama sebep oluyor.evet baylar bayanlar,şu anda çok büyük bir yalanla yüzleşiyorsunuz zat-ı alim sayesinde:tıpkı benim gibi koskoca bir edebiyat dünyası da gidenlerin arkasından çığrılan bir dedikodu ahlaksızlığında vücuda gelerek tavladı sizi bunca zaman!
başım ağrıyor.buranın nargilesi çarpıyor beni,içersem daha kötü olur başım.ha ha..ne zamandır kendini kötü edecek eylemlerden kaçıyorsun bakalım?yakaladım seni,kandıramadın beni!hadi o zaman,nargile -naneli-,kalem -mavisiz-...

alev

Hiç yorum yok: