6 Ocak 2007 Cumartesi

astronot..

Bir komik kelimesizlik fiyaskosu şu…bu….ya da….üç noktaların acıklı oynayış çabası…

Tutunamayıp bir gece yarısı sözcüklere bile,gene,ve en nihayetinde….

Bir garip cam tıkırtısı işitilen;gelen:gelemeyeceğini haber eden ilham….

İşte,zaten,hep böyle olmadı mı?olmamış mıydı?
Olmuştu bitmişti,yaşanmıştı yaşanmamıştı,o
kusursuz zaman-mekan kurmacalarımda,
tüketilmişti(m),sarfedilmişti(m)..bitirilegelmişti..
ve bu kalemle yahut diğeriyle,hiç doldurulamamıştı
sayfalar..yine aynı sahne,yine bu çileci kalem
edaları..yine üç nokta sevdası,açıklayamam
safsataları…kesmeliyim…


Hatta…Sesleri kıskanış…en melodisizlerini algılamaya ayarlayıp kendimi,bulamadığım “o” “sessizliği”;’kaybettim’ kandırışları…kandırışlarımdan duyamadığım –aa bi de hep aradığım!—suskunluğumun çok sesli yutkunuşları;huzursuzca…

Tüm bu belirtiler-öncesi sonrası- itemedi beni yazmaya,
alıkoyamadı beni yazmaya kaçmaktan..onca zamandır…
yorulmuyorum da...şaşıyorum kendime…baktıklarında
kaçmıştım,güldüklerinde de,hatta öldüklerinde de
bakakalmıştım sayfaya da,yazmamıştım inatla…hep de
bir bahaneyle…artık kesmeliyim


…ve tüm bu saçmalıkların yürütemediği bacaklar,kötürüm kollar,gitgide mora bezenen dudaklar;mavisiz bakışlar…nere mümkündür şöyle güçlü bir nefes şu içe bakışı,dönüp dolanışı,-görüp de göremeyip de- kaçışı, susuşumu susamayış sanışımı,nicedir aldanışımı; köreltecek…ne mümkün??..çok susadım yazmaya,bırakılmış devamlarıma….

Sıkışıp kalmışlıktan da öte bir hissiyat bu;en duru yaşanmışlıkların ardı(zamansal)… dağ,duvar,sokak ardı(mekansal)…bitiş yahut bitemeyiş…tamam mı devam mı çelişkisi…ortalıktaki garip yaratıklarımın peydahladığı konuşmasız sorunsallıklar zinciri…ne kağıda ne kaleme kenetlenebiliş….

Bu çaba neden o zaman?-şu an için varılabilecek- en uç noktadaki çözümsüzlük bilincimin o boktan kapısına ne diye kafamı tosluyorum ki…bırak anlamayalım, anlamayasız yaşayalım….
Nerden çıktı bu bilinç bu yaşta…hangi arada doğurdum bu üstün anlama bir o kadar çözememe yetimi-doğurtuldum-..kaçsam kaçtın bilinci,kalsam kaldın…hışşt ordaki…bana bu ağır bilinci yutturmaya çalışmasan,lokmalar çok büyük..al işte:boğulma bilinci….

Bir komik kelimeler dizisi fiyaskosu…tam bir fiyasko olmalıydı..oldu da…bak bak neler var daha….hiç anlaşılmama çabaları,gözyaşı uydurmacaları…üç noktanın aman da aman donakalışları…..


Astronot olan babam her uzaya çıkışında,yılda bir kez
yani,bir yıldız kapar getirirdi bana.kimisi hemen söner,
kimisi iki üç ay dayanırdı.hiç anlam yüklemezdim ben
onlara !hiç!,bilincim sağolsun,bilirdim sönecekler elbet
bir zaman….ne mi oldu?bi tanesi kandırdı beni….
ne mi oldu?...zifiri karanlık…


17..aralık..2006
damla..

Hiç yorum yok: